Sonunda 26 Nisan sabahı gelmişti ve ben gece heyecandan uyuyamamıştım..Gece 12’den sonra ne su içtim ne de yemek yemiştim..Sezeryan ile doğumum gerçekleşeceği için bunları yapmam gerekiyordu ki zaten aklıma ne su içmek ne yemek yemek geliyordu heyecandan..Hastaneye vardığımızda bebeğime kavuşmanın heyecanı dışında ilk defa ameliyat olacak olmanın korkusu da vardı..Doğumhane katına çıktığımızda beni ameliyata hazırlamak için bir odaya aldılar orada gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı bile..Korkudan altıma yapabilecek vaziyetteydim..Korku ile heyecanın birleşimiyle kalbim duracak sanmıştım..Ameliyat öncesi koluma damar yolu açıldı bazı tetkikler yapıldıktan sonra NST’ye tekrar bağlandım..Hala bebeğim normal yollarla doğacağını düşünerek kalp atışlarında hiçbir hareketlenme yoktu halen 140’lardaydı..O ana kadar normal Doğum yapabilir miyim acaba diye düşünürken bebeğimin normal şekilde doğmak istemediğini anlamıştım..Ameliyathaneye doğru yol alırken sanki yarım saat sonra yanlarına gelemeyecekmişim gibi eşimle helalleştim..Çocuğuma benden sonra iyi bakması gerektiği yönünde öğütler verdim..Neyse ki eşim de heyecanıma verip benimle dalga geçmiyordu☺️ Ameliyathane kapısında eşim ve arkadaşımla vedalaşırken iyice ağlamam artmıştı..Sanki canımı alacaklardı..Ameliyat sıram geldiğinde lokal anestezi olacağıma benden önce ameliyattan çıkan kadını görünce şükrettim..Anestezi doktoru benim günlerdir gözümde büyüttüğüm uyuşturucu spinal iğnesini çıkardığında çok şaşırdım..İğnenin incecik ucu vardı ve ben onu inşaat demiri kalınlığında düşünmüştüm..Neyseki iğne yapılınca çok canım yanmadı ve bi rahatlama oldu..Daha sonra yavaş yavaş bacaklarımı hissetmemeye başladım ve artık ameliyata hazırdım..Beni yatırıp sonda taktılar ve ameliyat başladı..Ben doktora ten teması yapabilir miyiz bebeğimle demeye kalmadı bir ağlama sesi geldi..Bebeğim doğmuştu artık benimle aynı havayı soluyordu ve ebe teyzesi oğlumu sarıp sarmalayıp yanıma getirmiş yüzümü yüzüne dokundurmuştu..İlk ten temasımız gerçekleşmişti..Oğlumu yanımdan alıp dışarıda onu bekleyen kalabalığa doğru götürmüşlerdi..Benim karnım da ben bu hisler yaşarken dikiliyordu..Bu saatten sonra ne ameliyat korkusu ne sarsıntı umrumda değil bir an önce oğlumun yanına gitmek istiyordum..Doğum sonrası ilk gece ile ilgili yaşadıklarımı bir sonraki postta anlatacağım..



39 haftalık hamileliğin ardından 39+1 deki doktor kontrolümde NST’de sancı görülmemesi bizi giderek strese sokuyordu..Bebeğimin doğmak istemediği düşüncesine bürünüyordum..Doktorum ultrasondan baktığında bebeğimin baş çevresinin büyüklüğünün benim normal doğum isteğime karşılık vermeyeceğini söylediğinde beynimden vurulmuşa dönmüştüm..Bana bu hafta içerisinde bir gün seç dediği anı ve oğlumun Doğum tarihine karar vermenin benim elimde olduğu o heyecanlı anı hiçbir zaman unutamayacağım..Herşey o kadar hızlı oldu ki bir an da ağzımdan 39+4 günlük olduğum gebelik sürecimi sonlandırma kararı almıştım..Yani hiçbir fikrim olmayan sezeryan doğum ile bebeğimi dünyaya getirecektim..Bu seçim aslında benim değil bebeğimin seçimiydi..Dünyaya bu şekilde gelmek istemişti ve biz de bunu kabul etmeliydik..Sağlıkla gelmesi en büyük duamız olmalıydı ve öyle de oldu..26 Nisan perşembe sabahı dünyaya merhaba dedi benim minik pıtırcığım..50 cm ve 3250 gram ağırlığındaydı..O kadar ufak olmasına rağmen bakmaya doyamıyordum..Doğum anını ve sonrasını başka bir başlıkta anlatacağım;)